Başlıyoruz..!

Pandemi süreciyle birlikte zorunlu olarak evde geçirdiğimiz vaktin artmasıyla beraber yeni hobiler yada uğraşı alanları için fırsat bulduk. Bu dönem uzun zamandır öğrenmek istediğim Artificial Intelligence (AI) alanında yazılar okumak ve bilgi sahibi olmak için bir fırsat oldu. Plansız ve tamamen dağınık şekilde yaptığım okumaları ve edindiğim bilgileri derleyip toparlamak ve bir sistematik oluşturmak için bir blog oluşturup yazıya dökmek istiyorum. Ev ve iş temposundan vakit buldukça yazarak kendime notlar almak ve öğrendiklerimi pekiştirmek amacındayım.

Yazmak aslında pek de başarılı olduğum bir alan olmasa da, özellikle öğrenme aracı olarak çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Yeni öğrendiğimiz bir konuyu başkasına anlatmaya yada yazarak açıklamaya çalışırken bir yandan bildiklerimizi pekiştirir diğer yandan eksiklerimizi farkederiz. Yazmak istememdeki en büyük motivasyonum da budur.

Nobel ödüllü fizikçi Richard Feynman’ın okuduğu yada üzerinde çalıştığı her şeyi iyi anladığından emin olmak için kullandığı yöntem “Feynman Öğrenme Tekniği” ismiyle meşhur olmuştur.

Feynman Öğrenme Tekniğinin dört adımı vardır:

  1. Öğrenmek istediğiniz bir konu seçelim
  2. Öğrendiklerimizi 6. sınıftaki bir öğrenciye öğretiyormuş gibi anlatmaya çalışalım
  3. Açıklamadaki eksikleri ve boşlukları belirleyelim; Tekrar geri dönüp daha iyi anlamaya çalışalım
  4. Öğrendiklerimizi bir hikaye oluşturur gibi olaylar ve konular arasında bağlantılar kurarak doğru şekilde organize edelim

Feynman’ın yaklaşımı, öğrenme sürecini yeni zihni modeller oluşturarak bir tür zihniyet gelişimi yada büyüme şeklinde tanımlıyor. Bu da bize sabit ve gelişen zihniyet arasındaki farkı güzel bir şekilde tanımlayan Carol Dweck’in çalışmalarıyla güzel bir şekilde örtüşüyor. Carol Dweck insan motivasyonunu inceliyor. İnsanların neden başarılı olduğu (veya başaramadığı) ve başarıyı teşvik etmek için neyin bizim kontrolümüzde olduğunu araştırıyor.

İnançlarımızla ilgili araştırmalarını anlatan “Mindset: The New Psychology of Success” adlı kitabında, bizi bilinçli ve bilinçsiz düşüncelerimizin bizi nasıl etkilediğini ve en temel inançlarımızın gücünü gösteriyor. İster bilinçli ister bilinçaltı olsun, “ne istediğimizi ve onu elde edip edemeyeceğimizi” güçlü bir şekilde etkilerler. Kişiliğimiz hakkında anladığımızı düşündüğümüz şeylerin çoğu “zihniyetimizden” gelir. Bu bizi hem itiyor hem de potansiyelimizi gerçekleştirmekten alıkoyuyor.

Carol Dweck’e göre insanlar en temelde iki farklı zihniyete sahiptirler: Sabit ve gelişime açık. Gelişen bir zihniyete sahip olmak başarı için çok önemlidir. Gelişim zihniyeti, temel niteliklerimizin çabalarımızla geliştirebileceğimiz şeyler olduğu inancına dayanır ve öğrenmek için güçlü bir tutku yaratır.

Neyse daldan dala atlarken konu biraz dağıldı. Toparlamak gerekirse, ben de AI konusundaki yetkinliğimi AI’ı isim olarak bilmenin ötesinde açıklayabilir hatta uygulayabilir seviyeye çıkarabilmek için çok istekliyim. Özellikle işin matematik altyapısı beni çok zorlasa da, çok da keyif alıyorum.

Son yıllarda Deep Learning konusunda yaşanan gelişmeler sonrası AI neredeyse endüstrinin tüm alanlarında uygulama alanları bulmakta. Şayet teknoloji alanında bir ürününüz yada servisiniz varsa, AI destekli özellikler geliştirmediğiniz takdirde rekabetci olmanız pek de mümkün gözükmüyor. Önümüzdeki yıllarda teknolojik gelişimle beraber devasa bir AI temelli ekonomi bizleri bekliyor.

Ülke olarak bugüne kadar hep tüketici tarafında olduk ve teknolojik devrimleri geriden takip ettik. Bu defa tren kaçmadan yol alabilmek için hepimize görevler düşüyor. Teknoloji ve yazılım alanında çalışan herkesin bu konuda öncelikle farkındalık düzeyinin ötesine geçerek adaptasyon seviyesine gelmesi gerektiğine inanıyorum. Sonrasında üretici olmanın yollarını bulmamız gerekiyor. Bu konularda kafamda deli sorular var. Umarım zamanla cevapları da bulurum.

Written on December 6, 2020